25th Aralık, 2014 | by Ozan İlginoğlu
0Facebook’ta yaptıklarınızdan ne kadar sorumlusunuz?
Bir araya geldiğimiz dost meclisinde son günlerde konuştuğumuz konulardan biri, sosyal medya hesaplarında yaratılan ya da yaratılmaya çalışılan bizim olmayan kimliklerimiz.
Evinde yemek yapmaktan hoşlanan birinin “profesyonel aşçı”, gününün 18 saatini internette sörf yaparak geçiren birinin “sosyal medya uzmanı”, burç ve astroloji konularında kitap okuyan birinin “yaşam koçu” olarak profiline yazması… Şöyle hızlıca özellikle Facebook’ta arkadaş listenize bakın ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Eğer benim gibi takıntılıysanız bu durumda en basit profilin sizin olduğunu göreceksiniz.
Bu kadar çok uzmanın olduğu memlekette yapılan işlerin ve ortaya çıkan sonuçların ters orantılı bir şekilde amatörce olması da çok ilginç değil mi?
Tekrar dönersek “sosyal medyadaki sanal kimliklerimize”…
Her halde özellikle bu alan sosyolog ve psikologlara bulunmaz bir kaynak veriyor. Her insanın kendince bir hayali vardır. Bu dünyada kaç kişi hayal ettiği mesleği yapıp, hayal ettiği yaşamı yaşıyor ki! İşte sanal kimliklerimiz bize hayalimizi hızlıca yaşatma fırsatı veriyor. Yapacağımız paylaşımlar ve profilimize yazacağımız bir cümleye bakıyor. Bu kadar basit!
Peki sonrasında neler yaşanıyor?
Büyük hayal kırıklıkları ve hayalin kabusa dönüşmeye başlaması ve sonucu büyük bunalımlar…
Geçtiğimiz günlerde şu linktte yer alan bir habere denk geldim. Habere konu olan, olay şöyle gelişiyor.
ABD’nin Florida eyaletindeki Seminole kentinde yaşayan 27 yaşındaki Rachel Hayes isimli kadın Facebook’tan gönderdiği arkadaşlık teklifini kabul etmediği için 72 yaşındaki büyükannesini defalara tokatladığı gerekçesi ile tutuklanmış. Hayes’in “Rachel Frickin Hayes” isimini kullandığı Facebook hesabından büyükannesine arkadaşlık teklifi gönderdiği ancak torununun sosyal medya sitesindeki “kaba” paylaşımlarını beğenmeyen büyükannenin bu teklifi kabul etmediği öğrenilmiş. Bunun üzerine Hayes’in sabaha karşı 3:40 sularında büyükannesinin evine gittiği ve kapıyı açan yaşlı kadına saldırdığı açıklanmış.
Olayı sıradan bir vaka olarak okuyabilirsiniz. Ama bundan 7-8 yıl önce bu haberi ben yapmış olsaydım herkes güler, kafayı yemişsin derdiniz. Ama bugün bu haber çok sıradan ve olağan geliyor. Ayrıca bir torun, büyükannesine bu şiddeti uyguluyor. Bir de hiç tanımadığınız kişilerde aynı senaryo durumunda ne olacağını düşünün. İnsanlık olarak topluca deliriyoruz!
Bu durumda her gün en az 6-7 saat geçirdiğimiz Facebook gibi sosyal medya hesaplarımız artık bizim birebir yansımamız değil. Artık olmak istediğimiz, hedefimiz, belki de hayallerimiz. İlerleyen dönemde belki de bu sanal hesaplar üzerinden yaptığımız şiddet eğilimleri delilik sınıfına girip yargılama dışı bırakılacak. Yargılama ehliyeti olmayan kişi sınıfına girmemiz artık an meselesi.
Sonuçta artık, bir gerçek bir de sanal kimliğimiz var. Sanal kimliği ile gerçek kimliği aynı kişi olan sayısı giderek azalırken, birbirinden farklı kimliklere sahip insan sayısı artıyor. Yaşanabilecek bir sorunda hangi kimliğimiz ile yargılanacağımız pratikte büyük sorun yaratıyor. O ifadeyi ben profilimde kullanmadım, hacklendim, o sırada ruhsal olarak iyi değildim diye savunmalar giderek artacak.
Hangi kimliğimizde, hangi ifadelerden sorumlu olacağımız bir muamma olarak görünüyor!