15th Aralık, 2014 | by Ozan İlginoğlu
3Kriz olmayacak gibi yaşamak!
Bu yazıyı Ajans Başkanı’nın, “Şu krizi 5 dakika yönetir misiniz?” başlıklı yazısını okuduktan sonra yazmaya karar verdim. “Kriz nedir?” ile başlamak gerek olaya…
Kriz (buhran, bunalım)
Bir örgütün üst düzey hedeflerini ve işleyiş biçimini tehdit eden veya hayatını tehlikeye sokan , acil karar verilmesi gereken , uyum ve önleme sistemlerini yetersiz hale getiren gerilim durumu olarak tanımlanabilir. Bazı kavramları ne kadar teknik terimler içerisinde boğarsak o kadar anlaşılmaz ve bizden uzak oluyor. Bu durumu özellikle pazarlama ve reklam sektöründe sıkça görüyoruz.
Krizi yaşamak için illa büyük bir şirket olmaya gerek yok! Birey olarak bile büyük krizler yaşarsınız, bu krizler sonunda psikolojik sorunlar yaşayabilir hatta çözemediğimiz krizler nedeniyle hayatımızı bile sonlandırabiliriz!
Demek ki bu kavram hiçte bizden uzak, hiç başımıza gelmeyecek bir durum değil. Ajans Başkanı yazısında bir ajansımızın başına gelen olay üzerinden yola çıkmış. O yazıda bence can alıcı nokta “Türkiye’deki çoğu markanın ve ajansın kriz yönetim ekibi yok” cümlesinde yatıyor. Milyon dolarları yöneten kurumların, milyon dolarlarını korumak için bin liralık bir planı yok!
Bu aslında genetik yapımızla ilgili bir durum. “Atın ölümü arpadan olsun” düşüncesini düstur edinmiş bir toplum gelecek planlarını sürekli iyi şeyler üzerine kurup, kötüyü kadere yorması işi çıkmaza sokuyor. Eğer bir şirketin sorun yaşaması kaderse yapacak bir şey yok!
Hem şimdi kim “kriz planı” oluşturacak, çözüme kafa yoracak vb.
Bir de reklam ve pazarlama sektöründe iş yapan kuruluşlar farkında olmadan mesleki körlüğe kapılıyorlar. Her şeyi doğru yaptığına inanmak, hata yapabileceğine ihtimal vermemekte, krizlerin başlangıcını ateşliyor.
İnsana odaklanılmamış her yapı kaybetmeye mahkumdur. Bazen bir krizi yönetmek bir kampanyayı bile yönetmekten kolaydır. Önemli olan yapılan hatanın farkına varmak ve susmak. Evet susmak!
Konuşma çoğu zaman krizi büyütür. Yangına benzinle gitmek istiyorsan konuşacaksın bol, bol…
Oysa ki daha emeksiz ve kolayı susmaktır. Susup yaptığın hataları önüne koymak. Plazanın camından aşağıya sessizce bir yarım saat bakmaktır. Çözümü bazen uzakta aramamak gerek…
Her yapı büyüklüğüne göre planını hazırlamalıdır. İnsanı unutmadan ve hor görmeden planlar yapılmalıdır. Ajans Başkanı’nın da yazısını bitirirken söylediği gibi, insan doğasına aykırı olan, mekanik duran ve empati kurulmayarak yapılan her türlü kriz planı çuvallayacaktır.
Pingback: Görmedim, duymadım, bilmiyorum ile marka nasıl kriz yönetir? | Ozan İLGİNOĞLU