14th Ekim, 2014 | by Ozan İlginoğlu
Bu devirde kese kağıdı mı, gazete olmak mı kolay?
Sorunun cevabı içinde saklı olanlardan… Bir kaç gündür sürekli TV’ler üzerine yazmak zorunda kaldım. Gelişmeler nedeniyle nadide gazetelerimize bir türlü değinemedim. Gün bugünmüş…
Medya sektörünün yandaş ve yandaş olmayan diye ayrıldığı bu günlerde, yandaş gazeteler tabiki tirajlarına bile bakılmadan reklam payından güzel pastalar alırken. Muhalif olanlar tiraj bakımından onları ezip geçiyor ama sonuç nafile…
Basın İlan Kurumu tiraj raporlarından yola çıkarak gazetelere baktığımızda. Türkiye genelinde yayın yapan gazete sayısı 50 civarında görülüyor. Ama evinizden çıkıp bir gazete bayisine gittiğinizde okuyabileceğiniz gazete sayısı biranda 20’li rakamlara iniyor. Hal böyleyken bu 20 gazetenin nerdeyse 15 tanesi hükümete yakın duran gazetelerden oluşuyor. Ama bu yakınlığı da kendi içinde üçe ayırabiliriz. İlki resmi gazete gibi birebir her şeyi olduğu gibi aktaranlar, ikinicisi kraldan daha çok kralcı olup hükümetin söylemediklerinden bile daha ilerisini tahmin edenler. Üçüncüsü muhafazakar görüş kardeşliği…
Geriye kalan yaklaşık muhalif 5 gazetenin görüşlerini de kendi içinde üçe ayırabiliriz. İlki her şeye karşı çıkanlar, ikincisi olanı ve olması gerekenleri yazanlar, üçüncüsü muhalif fikirdeki parti görüşüne uygun yayın yapanlar…
Bunları söyleyerek aslında tam olmasada niceliksel açıdan gazete duruşlarını ortaya koymaya çalıştım. Yaklaşık haftalık 5 milyon gazetenin satıldığı ülkemizde, 1 milyon tiraj zaman gazetesinin abonelik sistemi ile geri kalanı bayiler yoluyla okuyucusuna ulaşıyor. İşte tekrar en başa dönersek kese kağıdı olan gazeteleri de iki şekilde ayırmak gerekir.
Örneğin Zaman gazetesi bayilik yolu yanı sıra bedava iş yerlerine dağıtılan gazetelerimizden. Hal böyle olunca esnaf okuduğu ya da okumadığı gazeteyi kimi zaman ekmek sararken, kimi zaman tekel büfesinde içki sarılırken ya da çerez küllahı olurken görmek çok sıradan. Bu tarz gazetelerimiz zaruri açıdan kese kağıdı olanlardan bir de isteyerek olanlar var.
Onlar mı kimler, onlar da “Takvim” gibi gazetelerden oluşuyor. Özel haber yapmayı asparagas zanneden, dikkat çekmek uğruna kendisini iktidara dayayarak herkesi hedef gösteren bir gazete düşünün. İçerisinde yer alan haberlerin yüzde 80’nin görüşe uygun bir haber ajansından alındığı çoğu zaman haberlerin başlıkları dahil değiştirilmediği, köşe yazarı kavramındna bir haber olanlar. Bu gazetelerin geçmişleri de çok ilginçtir. 2000’li yılların başında nerdeyse kadın bedeni üzerinden erotik haberler yapan bu gazeteler bugün kimlerin oruç tutup tutmadığını pencere ışıklarından takip eden, ağaçlar ile konuşan, işine gelenlerin isimlerini ifşa eden bir yapıya büründüler.
Dönem gazeteleri dediğim bu yayınlar aslında kese kağıdı gazeteleridir. Kimse içinden bir köşe yazısı ya da haberi kesip saklamaz çünkü yoktur. Kesilemediği ve yıpratılmadığı için her sayfası değersizdir, kullanıma açıktır. O yüzden Zaman gibi gazetelere haksızlık etmemek gerekiyor. İlk kategoriye girmesinin nedeni tamamen çok basılması ve satılmasındandır. Ben çok gördüm gazetenin sayfaları kesilip duvara yapıştırılmış.
Bir gazete hangi görüşü savunursa savunsun kendi içinde doğru olanı yapıp onu savunmalıdır. Vakit ya da Takvim gibi birilerini karalayarak gazetecilik yapılmaz. Onun halk dilindeki adı, ispiyonluktur. Bu devirde zaten o kadar kaygan yapılı insanlar çoktur ki onlara gerek yok bu iş bağlamında.
Kese kağıdı olan gazetelere en büyük hakaret inşallah bir gün siz de kese kağıdı olmazsınız lafıdır. Şimdi bazılarınız emek var o kadar çalışan var onları neden harcıyorsun diyecektir. Hayır emek var derken o kadar emeği herkes gün içinde harcıyor diyerek cevap verebilirim!
Umarım birgün yaptıkları haberler o kadar doğru ve kaliteli olur ki onu okuyucusu kese kağıdı haline getirmez, sakladığı küpürler nedeniyle delik deşik olur, o tezgahlara düşmez…
İşte bu yüzden bu devirde kese kağıdı olmak kolay gazete olmak zor. Gazete olmak bu devirde iktidara karşı durmak, reklam pastasından pay alamamak, dağıtım kanalları yüzünden okuyucuna ulaşamamak. Bir çok gazeteciyi yanında çalıştırıp maaşlarını bu yüzden zor ödemek demektir. İşte o yüzden onların işleri zordur, çünkü gazete olmak bu devirde zordur…