Türk kahvesinin geleceği için küçük ama emin adımlar atılıyor
Aşağı yukarı, 4-5 yazıda bir “Müşteri İlişkileri Yönetimi“, “Sosyal Medya“, “Tanıtım ve Reklam” gibi kavramları içeren yazılar yazıyorum. Ve bu yazılarda teknik detaylardan ziyade örnekler üzerinden anlatımı tercih ediyorum. Bugün bu yazıma konu olan “Ata Türk Kahvesi” de bu güzel örneklerden birini sergiledi, 15 günlük süre içerisinde…
Yaşadığımız iletişim çağında fikrin paradan daha önemli olduğuna inanlardanım. Bunu iletişim uzmanlığı alanında destek verdiğim firma ve kuruluşlardan yakınen biliyorum. Nice gözünüzde “dev” kategorisinde yer alan firma yanlış yönlendirme nedeniyle milyonlarca lirasını çöpe atarken, nice küçük firma adını bile anmayacağınız rakamlar ile yaratıcı çalışmalar yapıyorlar. İşte bu noktada anlayış ve yaratıcılık ortaya çıkıyor. İnternet deryasında boğulmadan yüzebilmenin inceliklerini Google yazdığınızda binlerce sayfadan okuyabilirsiniz. Aşağı yukarı herkes aynı konularda neredeyse hem fikir. Sorun uygulamaya geçememe de yatıyor!
Gelelim “Ata Türk Kahvesi“ne…
Kendini Türk kahvesinin tanıtımına adamış bir firma. Pazarı büyütmeden pazarda kendi markasının da büyüyemeyeceğini çok iyi biliyor. Hatta filtre kahve pazarının günden güne büyümesini bilerek diğer alanında bulunan kahve markalarını gözeterek bu işi yapıyor. 10 yıl önce gıda alanında çalışan bir firmanın Halkla İlişkiler müdürlüğünü yaptığım dönemde yönetime bunu defalarca anlatmama rağmen onları ikna edememiştim. Bazen bulunduğunuz pazarın dağınık olması, tanınmaması size en büyük zarardır. Yapılması gereken bu pazarın pozitif yönlerini ortaya çıkarmak bunu da pazardaki diğer rakip markalara yarayacak kaygısı duymadan yapmaktır. İşte bu noktayı çok iyi kavramış firma yöneticisi Oktay Çınar…
İstanbullu firma Türk kahvesi satışlarını internet üzerinden pazarladığı gibi aynı zamanda perakende satış noktalarına da iletiyor. Marka bilinirliğini de Türk kahvesinin tüm diğer kahve türlerinin atası üzerine kurarak yapıyor.
Oktay Çınar, sosyal medya kanallarını iyi kullanıyor. Anlaşılan o ki, “Türk kahvesi” terimini sıkça Google üzerinde aratıyor. Çünkü bana ulaşması da bu yol üzerinden oldu. 4 Ocak 2015 günü internet sitemde, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın oynadığı Russell Crowe‘un yönetmenliğini yaptığı “Son Umut” filmini yazmıştım. Ve yazının başlığını da “‘Son Umut’ filminin yıldızı, ‘Türk kahvesi’dir” diye atmıştım. Birbirimizden habersiz olarak, Türk kahvesini tanıtmak adına kurguladıkları kurumsal firma internet sitelerinin vizyonuna uyan bir yazı yazmışım. İşte bu yazımı okuyup etkilenen Oktay Çınar, bana Twitter üzerinden ulaştı ve “Ata Türk Kahvesi” ürünlerinden göndermek istediğini belirtti. Teşekkür ederek gerekli bilgileri verdikten sonra çok kısa süre içerisinde yazı içerisinde paylaştığım fotoğrafları olan ürün elime ulaştı. Bu duruma en çok dergimizin Türk kahvesi tiryakisi “Halkla İlişkiler ve Reklam Müdiresi” Gülnaz İrtem sevindi.
Bu yazıdan çıkarılacak sonuçlar ne olacak peki?
– Çoğu zaman büyük bütçeler harcamadan firmanızın tanıtımını akıllıca yapabilirsiniz.
– Tüketicilerinizi ve tüketici adaylarınızı “müşteriniz” olarak görmeyin. Onları gönüllü müritleriniz haline getirin.
– Sosyal medya kanalları hep samimidir, bunu pozitif güce çevirin.
– Markanız için vizyonunuz olsun, “Türk kahvesini dünyaya tanıtmak” gibi.
– Kısa vadede size külfet gibi görünen jestlerin uzun vadede kazanç olacağını unutmayın.
– Fikrin paradan değerli olduğunu asla unutmayın.
Facebook Yorumu
Benzer Yazılar
Coronavirüs Döneminde Hızlı Olan E-Ticaret Markaları Kazanıyor! →
Başarılı bir Dijital Medya Danışmanı nasıl olunur? →
Dijital medya uzmanı ne iş yapar? →
