3rd Ocak, 2016 | by Ozan İlginoğlu
0Dijital okuryazarlık okullarda ders olarak okutulacak mı?
Yıllardır bazı kavramları etrafımızdaki insanlara anlatmaya çalışıyoruz. Akademik dünya ”Yeni Medya, Dijital Medya” gibi kavramları kullanırken halkımız ”Sosyal Medya” kavramını benimsedi. Her çıktığım TV ve radyo programlarında kavramların özünde farklı olmadığını sadece akademik dünyada kulanılan kavram ”Yeni Medya”nın geniş bir alanı tanımlarken ”Sosyal Medya”nın daha dar bir tanım olduğunu belirtiyorum. Ayrıca neredeyse son 2 yıldır ”dijital okuryazarlık” kavramı üzerinde duruyorum. Bir zamanların efsane terimi ”medya okuryazarlık”ı kavramıyla kardeş olduğu gibi onun dijital abisi diyebiliriz…
Türkiye’de okullarda ”dijital okuryazarlık” eğitimlerinin verilmesi gerektiği hatta 30 yaş üstü neslinde vakıf ve dernekler yoluyla eğitimlerinin tamamlanması gerektiğine inanlardanım. Bu tavsiyelerim sonunda yavaş yavaş devlet yönetimi tarafından duyulmaya başladığı için mutluyum. Daha gidecek yolumuz çok ama başlamak bitirmenin yarısıdır.
2 gün once kamuoyuyla paylaşılan bir çalışma küçük örneklemler ve gözlemlerle vardığım kanıyı anket yoluylada kanıtlamış oldu. İşte yapılan o çalışmanın ayrıntıları…
- Gençlik ve Spor Bakanlığının desteğiyle Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Eraslan’ın koordinasyonunda, 26 ilde 2 bin 57 kişiyle online yapılan “Sosyal Medya ve Gençlik” araştırmasında, her 3 gençten birinin günde en az 3 saatini sosyal medyada geçirdiği belirlendi. Araştırma 15-29 yaş arası gençlerin sosyal medyayla ilgili tutum ve davranışlarını anlamak amacıyla, 26 ilde gerçekleştirildi.
- İnternete giren gençlerin çok büyük bir kesiminin, sosyal medya kullanıcısı olduğu ortaya çıktı. Gençlerin yanı sıra ebeveynlerin sosyal medyayla ilişkili olduğu tespit edildi. Gençlerin yüzde 40’ının annesi, yüzde 47’sinin de babası sosyal medya kullanıyor. Gençler sosyal medyaya en çok evlerindeki dizüstü bilgisayardan bağlanıyor.
- Her iki gençten biri akıllı telefon üzerinden sosyal medyayı kullanıyor. Sosyal medyayı iş yerindeki bilgisayardan kullananlar ise daha çok 25-29 yaşları arasındakiler. İstanbul’da evde dizüstü bilgisayar, akıllı telefon ve iş yerindeki bilgisayardan, Ege’de evde dizüstü bilgisayardan, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde internet kafelerden sosyal medyaya ulaşımın Türkiye ortalamasının üstünde olduğu görülüyor.
- Gençlerin yüzde 86’sı sosyal medyaya günde en az bir kez, yüzde 72’si ise her gün birkaç kez bağlanıyor. Her 3 gençten biri sosyal medyada günde en az 3 saat geçiriyor.
- 15-29 yaş grubunun en çok kullandığı sosyal medya mecrası ise yüzde 89 ile Facebook oldu. Bunu Youtube ve Instagram gibi görsel paylaşım siteleri takip ediyor.
- Twitter da popüler bir mecra olarak sosyal medyada yerini alıyor. Çalışmaya katılan 15-29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 45’i bu siteyi kullanıyor. Öğrencilerin yüzde 56’sı, çalışanların yüzde 47’si, yükseköğretim mezunlarının yüzde 49’u buradan paylaşımda bulunuyor. Yüzde 57 ile Ege, yüzde 52 ile İstanbul’da, Türkiye ortalamasına kıyasla Twitter daha fazla kullanılırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ise bu oran yüzde 33’te kalıyor. Sosyal medyada bu mecraları sırasıyla, sözlükler, wiki’ler, bloglar, interaktif online oyunlar, lokasyon paylaşımları, profesyonel iş ağları ve sanal yaşam alanları izliyor.
- Gençlerin yüzde 76’sı takip edecekleri kişilere, profillerini inceleyerek karar veriyor. Gençler, sadece kendileriyle benzer düşüncelere sahip kişileri değil, farklı düşünceleri bulunanları da takip ediyor. Yaş ilerledikçe, takip edilecek kişinin arkadaş olması kriteri daha önem kazanıyor. Takip edilecek kişinin ünlü olması kararda etkili unsurlardan biri olarak görülürken, bu kriter 15-24 yaş grubundaki gençler ve öğrencilerin yarısının üzerinde etkili oluyor.
- Gençler sosyal medyayı en çok eğlence, bilgi alma ve sağlama amacıyla kullanıyor. Sosyal medyanın gençler açısından sadece eğlence değil, aynı zamanda geleneksel medyanın alternatifi olduğu görülüyor. Sosyal medya, serbest zaman geçirme, iletişim kurma, gündemi takip etme, gündem yaratma ve eğitim-öğretim-araştırma anlamına geliyor.
- Erkeklerde ilk iki sırayı yüzde 47 ile spor ve yüzde 46 ile teknoloji alırken, kadınlar yüzde 51 ile moda ve alışverişle ilgili konularda paylaşımda bulunuyor.
- İstanbul’da toplumsal konu ve olaylar ile yeme-içme mekanları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ise din konusu ülke ortalamasına göre gençler tarafından daha fazla konuşuluyor.
Araştırmanın sonucunda araştırmayı yapan Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Eraslan; Ortaöğretim ders programlarına “sosyal medya” adlı bir dersin seçmeli eklenebileceğini belirtmiş. Ayrıca ilköğretim okullarında ise seçmeli verilen “medya okur-yazarlığı” ders içeriklerinde, sosyal medyanın etkili kullanımı, gerçek yaşama etkisi, sosyal medya ve etik gibi konuların bulunması gerektiğini de eklemiş.
Sonuç:
Yıllar önce çok geç olarak müfredata giren ”medya okuryazarlığı”nda yapılan hatalar ”dijital okuryazarlık”ta yapılmamalıdır. İvedi olarak İlköğretimden başlayarak tüm okullara bu ders konulmalıdır. Ayrıca gerek vakıf, dernekler gerekse büyük internet markaları yoluyla bu eğitimler 30 yaş üzeri bireylere de verilmelidir. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde yaşanacak değişim ve dönüşüm ancak bu şekilde pozitife döndürülecektir. Devlet bilişim toplumuna, dijital medeniyete hazırlanmak istiyorsa bu basit yol ile iyi bir başlangıç yapabilir.