17th Kasım, 2014 | by Ozan İlginoğlu
0Bir koltukta kaç karpuz taşınır!
Bu başlığı okuyan sizler ne alaka diyorsunuz. Deyimlerimiz, atasözlerimiz o kadar güzel ki her biri için sayfalaraca yazı yazılabilir. İlk öğretim çağında hocalarımız bir deyim verir yazın bir kompozisyon dediğinde herkes dona kalırdı. Ama deyimin özüne döndüğümüzde bir koltukta iki karpuz taşınmaz (marka) çok doğru…
Uzun süre TV ekranlarında dönen bir reklam vardı. Bu reklamda büyük bir masada deri koltukta oturan takım kıyafetli bir beyefendi elinde tespihi sallayarak biz şirket olarak çok iyi inşaat yaparız diyordu. Hemen arkasından turizmle de ilgiliyiz, otellerimiz mevcut, aynı şekilde konfeksiyon atölyelerimiz bizim en önemli yatırımlarımız diyerek devam ediyordu. Ve bu anlatımın arasına bir klima markası girip “biz sadece klima yapıyoruz” deyip bitiriyordu. Biz de kocaman bir vay be ve helal olsun adamlara diyorduk. İşte tam burada büyük şirket olmak kavramı gündeme geliyor.
Nedir önce büyük bir şirket, sonra da marka olmak
İsterseniz önce ülkemizdeki vasat bir örnek ile başlayalım. Bu gelişen firmamız bir çekirdek üreticisi olsun hani bu ay çiçeği olanından. Bu firma fiyat ve kalite konusunda o kadar talep alıyor ki her gün büyüyor önce firma bu çekirdekleri değişik paketlere koyarak pazarlamaya başlıyor sonra paketleri değiştiriyor, çeşitlenmeye gidip tuzlu ve tuzsuz yapıyor. Ama bakıyor ki ilerleme hızlı, yatay büyümeyi sonuna kadar kullandığını düşünerek kendince tarihi bir karar veriyor. “Ben artık bu çekirdek işinde aştım kardeşim iyi para kazanıyorum, geçen bir arkadaş demişti inşaat işinde para var. Benim nasılsa param var aynı isimle bir inşaat şirketi açayım.” Burada duruyoruz çünkü Anadolu şirketlerinin yol ayrımı işte tam burası oluyor. O yukarıda anlattığım klima reklamındaki arkadaş olma yolunda ilerlemeye başladı farkında olmadan.
Bir koltukta iki karpuz taşınamadı
İyi bir gelişim değil bu, yalnız kısa vadede çok karlı gibi görünen iş aslında onun yumurtlayan tavuğunu kestirecektir ilerleyen zamanlarda. Ama o açıkgöz bir yatırımcıdır yine bir şey duyuyor ona yatırım yapıyor ve o kaliteli çekirdek olayından uzaklaşıyor, enerjisi dağılıyor işlere yetişemiyor. Eskiden iyi bir çekirdek üreticisi olan arkadaş artık ne iyi bir çekirdek üreticisi ne de iyi bir inşaatçıdır. Piyasaya daha iyi bir çekirdek üreticisi giriyor yıllar önce kendisinin yaptığı gibi. Eğer şanslıysa bu saatten sonra ne artar ne eksilir. Şanssız sınıftaysa geçmiş olsun tüm işler bir gecede batar gider. Yani bir koltukta iki karpuz taşınamadı doğa kanunu olarak ispatlanıyor. Bu deyimi söyleyen atalarımız bunu yaşayarak öğrenmiş, bilimsel olarak ispatlayamasalar da günlük yaşantıdan ders çıkarmasını bilmişler…
Şimdi aynı çekirdek üreticisini yine aynı konu ile ele alalım. 5 yılın sonunda bakıyor. Bu arkadaşımız kendine şu soruyu soruyor “ben çekirdek konusunda iyiyim ve çeşitlendirme alanım daraldı pazarım genişledi madem ben bu pazara sesleniyorum onlara kabak çekirdeği satabilir miyim ya da fıstık gibi diğer çerezleri.” Doğru soru, doğru cevabı yanında getirecektir. Yatay büyümeye karar vermiştir, farkında olmadan sadece elindeki gücü bilerek. Ve bu şekilde düşünen arkadaşımız aynı şekilde büyümesi hızlanarak devam ediyor. Çünkü sattığı ürünler tamamlayıcı ürünlerdir.
Zaten sattığı yerlerin büyük kısmı bunları da satmaktaydı. Satıcıların tanıdıkları, kalitesine, fiyatına güvendikleri bir firmadan almaları kadar normal bir şey yoktur. Ve sonuçta koltuğun altına alınan karpuz sayısı artmış gibi görünse de olan şudur; karpuzlar küçülmüş, adeti artmıştır. Bu koltuk altları bunları taşıyabilecek kapasitededir.
İstersen en fazla bir karpuz taşırsın. Dersen ki ben ille o işi yapacağım, o zaman diğer kolun niye boş duruyor ona yüklen. Siz de “ben de en iyi … üretiyorum” diyebiliyorsanız doğru yerdesiniz. Durmak yok çalışmaya devam edin.