4th Kasım, 2014 | by Ozan İlginoğlu
0Şirketlerin sorunu “plaza dili” mi?
Uzun zamandır bu dil konusu aklımdaydı ama değinmeye fırsatım olmadı. Son 2 haftadır TV ve gazetelerde ”plaza dili” bir şekilde incelenmeye başlayınca dedim değinmenin sırası gelmişte geçiyor!
Gün içinde farkında olmasakta dil dış dünyaya kendimizi ifade etme biçimimiz. Bizi tanımlarken insanlar kullandığımız kelimelere göre, kaba, nazik, bilgili, işe yaramaz vb. gibi bazı kalıplara koyarlar. Bu sistemleştirme doğru ya da değil olanı söylemeye çalışıyorum. Bir de 80’lerden itibaren globalleşen dünyaya entegre olmanın ve AB’nin bize girmesiyle (özellikle bize girmeyi belirttim) dilimizde değişimler başladı. Gündelik hayatta değişimlerin belirtilerini biliyorsunuz “Okey, yes, bay vb.”
İş İngilizce Türkçesi
Bunun iş yaşamına etkisi daha ağır ve anlaşılmaz olmaya başladı. Yurt dışına giden insan sayısı arttı. Eğitimini tamamlayıp dönenler şirketlere teker teker “CEO!” olurken, kendi ekibini ona göre yetiştirmeye başladı. Ve ne yazık ki yaklaşık 30 yıl sonra Almanya’da doğan gurbetçi vatandaşlarımızın oluşturduğu Alman Türkçesi gibi bizde de, iş İngilizce Türkçesi konuşulmaya başladı. Okurken bu kavram size ne kadar saçma geldiyse yaşamın içinde de bir o kadar saçma!
2000’li yılların başında çalışanlara fazla maaş yerine önce İngilizce unvanlar verildi. Bu unvanlarla yıllardır sekreter olan bir anda “Asistan” oldu. Ama maaşında aynı globalleşmeyi yaşayamadı. 2010’lu yıllara geldiğimizde iş toplantılarında konuşulan dil bir anda birbirine karışmaya başladı. Tükçe başlayan İngilizce devam etti, ingilizce başlayan Türkçe bitti. Peki Güven Borça’ya atıfta bulunarak, “Bu topraklardan bir dünya markası” çıktı mı?
Yani toplantılarda havada uçuşan terimler, Türkçe’yi katletmek dışında neler yaptı. Ya da patronlara neler kattı. Vestel, Beko ve Ülker dışında bir ilerleme sağlayan şirket oldu mu?
Güldür Güldür’de aşağıdaki parodi de olduğu gibi, Sucuk firmaları bu engin yöneticiler sayesinde dünyaya açıldı mı? Bu soruların cevaplarını siz benden daha iyi biliyorsunuz… Eskiden bilgili olmak demek düzgün bir fikir ve düzgün cümleler kuran demekken. Şimdi konuşurken içine doğru ya da yanlış yabancı kelimeler yerleştirmek, sosyal medya da çok paylaşımcı olmak anlamına geldi.
Böyle bir gelişme ışığında saatlerce süren “Plaza toplantılarında” olsa olsa fikircikler çıkar oldu. Elin oğlu Çinceyi öğrenirken biz hala iki terim İngilizce kelimeyi Türkçe’nin içine yedirerek harikalar yarattığımızı sanalım!
Bence gelişme öze dönüşte yatıyor. Sondan eklemeli diller içerisinde gelişmeye en açık dili katletmeye devam ediyorken, korkuyorum o özendiğimiz İngiliz Türkçe’ye dadanarak bizden daha iyi konuşur hale gelecek!