3rd Kasım, 2014 | by Ozan İlginoğlu
0Nazarın değmediği tek köy, ‘Nazarköy’
Herkesin gezi yazıları yazdığı bir zamanda ben size gezi yazısı yazmayacağım. Sadece kendi küçük yolculuğumda neler gördüğümü ve siz de hangi pencerelerden bakarsanız değişik neler görebileceğinizi hatırlatmaya çalışacağım. İzmirli olupta yoğun koşuşturma içerisinde aynı yerlere gitmekten sıkılanlardansanız doğru adama bulaştınız. Çünkü küçük, az bilinen yerlere gitmeyi severim. Takılın peşime…
Pazar sabahı çok erken değil, şöyle saat 08.00’da atlayın arabınıza çıkın yola. Aracınızı İzmir içindeyseniz Bornova istikametine, oradan da Ankara yoluna çevirin. Ve Kemalpaşa ayrımından içeri girerek yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonrası, Torbalı ayrımına varın. Torbalı’ya gidiyor gibi aracınıza verin gazı ama 6 km sonra sağ taraftaki ‘Nazarköy’ tabelasını kaçırmayın. Oradan içeriye girin ve 1 km sonra köy içerisindesiniz.
Öncelikle bazı hayal kırıklıkları yaşanmasın diye baştan deniz ve orman köyü olmadığını söyleyeyim. Buraya gerçek nazar boncuklarının yapılışını görmeye geldiniz. Ve birinci elden satın almak istiyorsunuz. Ayrıca biraz kır havası da sizi gelecektir.
Bütün yollar köyün meydanına çıkıyor, o yüzden aracınızı köy meydanına kadar götürmenize bence gerek yok. Eğer şehirden kaçtık geldik köyde otoparka para vermek istemiyorum diyorsanız. Köyün dışına giden bir yola girin hemen boş bir yer bulacaksınızdır. İnanmayacaksınız ama gerçek nazar boncuğu yapan ocakları da burada bulacaksınız.
Köy meydanında yapımdan ziyade satış yapan onlarca ahşap küçük dükkan var. Tahmin edebileceğiniz gibi çoğunu kadınlar işletiyor. Eğer boncuğun yolculuğuna baştan merak edenlerdenseniz. Nazar boncuğu yapan ustalar gizli, kıytı köşelerde çalışıyor olacaktır.
Aracınızı köy dışına çıkan bir yola bıraktıktan sonra bir boncuk atölyesi yolunuzu kesecektir. Atölyenin dışında ham camlar ve ağaçlara, duvarlara asılmış boncuklar sizi karşılayacaktır. Siz atölyeye yürüdükçe ateşin ışığı ve ustaların çalışması çekecektir. Belki de hayatınızda UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ olarak kabul edilmiş bir ustaya, Mahmut Sür’e denk geleceksiniz.
Mahmut Sür diğer çalışanlarla birlikte boncuğa nasıl hayat verildiğini, 1200 derece karşısında kimi zaman terleyerek kimi zamanda şevkle boncukların nasıl yapıldığını anlatacaktır. Sizi ustaların sessiz duruşu şaşırtmasın onlar için bir boncuğun yapılması bir meditasyon süreci. Sizin 3-5 TL vererek aldığınız gerçek camdan bunun altını çizerek söylüyorum boncuklar onlar için önemli bir eser…
Sonrasında genelde atölye bahçelerinde yaptıkları bazı eserleri sergilerler. Oradan istediğinizi satın alabilirsiniz. Ama merak etmeyin onlar satıcı değil, üretici… Soracağınız her soruya bıkmadan usanmadan dakikalarca anlatabilirler. Bu mesleğin kayıp gitmemesi ve yeni ustalar bulabilmek için sonuna kadar anlatırlar.
Belki biraz onları rahat bırakmak için atölyeden çıkıp meydana gidebilirsiniz. Köy meydanındaki ahşap dükkanlarda az önce ustaların 1200 derecede hayat verdiği camlardan satın alabilirsiniz. Eğer yorulduysanız biraz soluklanmak için etrafta bulunan bir kaç kafede oturabilir. Meydana gelen gideni izleyebilirsiniz.
Şunu unutmayın, siz hafta sonu geldiniz. Ve sizin gibi düşünen bir sürü insan var. Sakın yer bulamaz, içeceğiniz geç gelecek olursa sıkılmayın. Rahat olun bugün pazar çünkü!
Aracı olmayan dostlarımız Kemalpaşa içerisinden kalkan ‘Nazarköy’ dolmuşlarına binebilirler.
Kaybolmaya yüz tutan bir mesleğin dirilişine destek verdiğinizi unutmayın. Özellikle Çin malları tüm sektörü bir şekilde tehdit ederken el yapımının kıymeti arkadaşınıza hediye ettiğiniz, evinize astığınız nazar boncuğuna baktıkça hatırlatacaktır.
Pazar günü farklı bir şey yapmak isteyenlere alternatif olacaktır, ‘Nazarköy’…