14th Ekim, 2014 | by Ozan İlginoğlu
0Radyolarda görüntü var, ses yok
Ofiste bazen haberleri takip etmek adına TV açıyorum ama o kadar. Sonra kapatıp her hangi bir ulusal radyonun internet yayınını açıyorum. Dinliyorum, dinliyorum hep aynı şarkılar. Yahu bazı sanatçılar ya radyo satın aldılar haberimiz yok, ya da parayı basıyorlar her parça başına. Zannedersiniz ki tüm Türkiye’de piyasada 40 parça var ve 40 insan.
Farkında olmadan ayaklarına sıkıyorlar, sırf para uğruna yayın politikasından ödün verilmez ki. Tamam her çarkın dönmesi için para denen benzine ihtiyaç var. Ama dinleyici bu kadar bunaltılmaz. Hayır DJ arkadaşlarda sıkılmıyor aynı parçaları bize armağan etmekten. Evet, şimdi Sibel Can’dan, şimdi Serdar Ortaç’tan dinliyoruz. 20 dakika sonra bizi her halde çabuk unutan varlıklar zannedip. Şimdi Sibel Can, az sonra kim çalacak bilin bakalım.
Türkiye’de her şey sulandırıldığı gibi radyo yayıncılığı da 2 şey arasına sıkıştırılıp, sulandırılıyor. Ya parça çalınıyor, ya DJ bize parça armağan ediyor. Tüm yayın politikası bu. İstisnalar var tabi ama çok az. Geneli bu düzen üzerine kurulu. “Public Voice” mantığı nedeniyle başlayan radyo yayınları şimdi şarkıcıların promosyon çalışmalarının aracı olmaktan öteye gidemiyor.
Kendilerine çeki düzen vermeleri gerek ya da farklı yayın formatlarına gitmeleri gerekiyor. Yayıncılık bu değildir. Olamaz da.
İşte bu yüzden adı radyo olan bir sürü kanal var ama sesleri yok. Çünkü tüm sesler tek çıkıyor. Eskiden tekel yayın yapıyor diye TRT’ye kızanlar bugün sözde çok sesli yayın yaptıklarını sanarak aynı şeyleri yaparak daha felaket bir durumdalar farkında değiller.
Birisinin “REGAL” reklamı gibi tokat mı atması gerekiyor.